Kültür,

Elif Sönmezışık, 15 Temmuz Destanı İle İlgili Yeniden İstiklal’i Anlattı

Elif Sönmezışık, 15 Temmuz Destanı İle İlgili Yeniden İstiklal’i Anlattı

“MİLLETİMİZ, DÜNYA DOLUSU KÖTÜLÜĞE DİRENİYOR”

Mehmet Nuri Yardım

15 Temmuz Destanı, artık tarihimizin unutulmayacak günlerinden ve şerefli levhalarından biridir. Nesiller boyu hatırlanacak, konuşulacak, yazılacak ve ibret alınacak bir işgal ve darbe hareketi ama aynı zamanda aziz milletimizin de bir direniş ve şahlanış ismidir. Bu konuda pek çok kitap yazıldı bugüne kadar. En yenisi, Elif Sönmezışık imzasını taşıyor. 41 yazarın görüşlerini Bir Milletin Uyanışı Yeniden İstiklal adıyla bir araya getiren Elif Sönmezışık’la 15 Temmuz’u, yazarları ve kitabı konuştuk. İşte sorularımız ve aldığımız cevaplar: MEHMET NURİ YARDIM: Elif Hanım biliyorsunuz 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye, tarihinin en büyük ihanet saldırısına uğradı. Bunu İslam dünyasındaki en korkunç ihanet olarak da adlandırabilir belki. Sadece bir darbe değil bir işgal hareketiydi bu. Ve milletimiz büyük bir direniş gücüyle hainleri ve onlarla birlikte hareket eden düşmanları püskürttü, mağlup etti. Bu konuyla alakalı birçok eser yazıldı, yazılmaya devam ediyor. Müşterek kitaplar da çıktı. Sizin hazırladığınız Bir Milletin Uyanışı Yeniden İstiklal kitabı büyük ilgi gördü, görmeye devam ediyor. 41 yazarın kaleminden 15 Temmuz Destanı’nı bir araya getirdiniz. Daha önce farklı kitaplarınız, denemeleriniz yayımlanmıştı. Bu kitap düşüncesi sizde nasıl oluştu?

ELİF SÖNMEZIŞIK: 15 Temmuz’un hemen sonrasında böyle bir hadise satırlara sığar mı, eli kalem tutanların olanları ifade etmeye gücü yeter mi diye düşünüp endişelenmiştim. Özellikle ilk bir hafta boyunca olanca gücümle haberleri, hem sosyal medya hem de televizyon kanalları üzerinden takip ve normalleşmeye tanıklık etmeme rağmen hâlâ duygularımı ve düşüncelerimi tarif edebileceğime inanamıyordum. Sonra bazı süreli yayınlardan ve sevgili Gülcan Tezcan’ın hazırladığı Okçular Tepesi kitabı için yazmam konusunda talep oluşunca kaleme sarılmak zorunda olduğumu anladım. Yaşadığım kısa süreli ama sarsıcı kopuşu bu şekilde aştım. Ve baktım ki, hayatın önemli saydığımız gerçekleri, 15 Temmuz’un ardından erimiş ve önemsiz kalmış. Onun için 15 Temmuz’u hem kendim hem de ülkemin toprakları ve insanları adına bir milat kabul ediyorum. Yaşadıklarımız ve o gece kilitlendiğimiz hadiseler karşısında hissettiklerimizi anlatmaya hâlen kelimeler kâfi gelmiyor ama anlatma gayretimizi daha fazla kenetlenerek sürdürmemiz ve daha çok yazmamız gerektiğine inanıyorum. İşte bu hislerim ve gayretimi ifade etme isteğim Damla Yayın Grubu sayesinde somut bir esere dönüştü. Yayınevi yöneticilerine, böyle bir zemin ve imkân oluşturdukları, her aşamada bilhassa inisiyatif konusundaki cömertlikleri ve güvenleri konusunda çok teşekkür ediyorum. Elbette satırlarını bize emanet eden 41 kıymetli yazarımıza da…

YARDIM: 15 Temmuz’da herkesin bir hikâyesi oldu. Her yazar kendi cephesinden meseleyi ele aldı, yazdı. Hazırladığınız Yeniden İstiklal kitabındaki 41 yazar arasında isminiz yok, ama önsöz de duygu ve düşüncelerinizi belirtiyorsunuz. Size göre Türkiye’de neler yaşandı, ülkemiz nasıl savrulma içindeydi, bu destanın / zaferin tahakkuk etmesini neye, kimlere borçluyuz?

SÖNMEZIŞIK: 15 Temmuz’un ertesi, hâlen devam eden güvenlik gerilimine rağmen, hayata yeniden kavuştuğumuzu ve bir mucize yaşadığımızı anlatıyordu hepimize. Bunu meydanlarda yan yana durduğumuz herkesin yüzünde okudum. Bir şey söylememize lüzum yoktu. Olan biteni anlatacak kelimeler de yoktu henüz. Hazmetme aşamasındaydık. Şehitlerimizin ve gazilerimizin vurulma anlarını görmüştük, hepsine can borcumuz vardı, biliyorduk. Özellikle geceden sabaha kadar okunan ezan ve selalarla imanlarımız tazelendi, teskin olduk ve manevi kılıçlar kuşanıldı. Semaları dinlerken yeni bir geleceği karşılıyorduk aslında. Gün ağardığında ise o gelecekle tanıştık. Bu çağda bir arada yaşadığımız bu topraklara mensup hiç kimse büyük savaş görmemişti. Seferberliği yaşamamıştı. Üzerine ilk defa tank yürüdü. İlk defa bir ağır silah namlusuyla tanıştı. Başına ilk defa bombalar, ateşler yağdı. İnsanlarımız ilk defa birbiri için canını siper etti. O gecenin hikmeti, ülke çoğunluğunun vatanını canıyla bir gören idrakinin uyanmasıdır. Doğru olan, doğru yaşayan ve Allah’ın emrini bilen tereddütsüz vatan savunmasına soyundu. Tereddüt etmedi. Zira bugün devam eden bütün siyasi ve sosyal kargaşa, tereddütlülerin ve vatan düşmanlarının eseri. FETÖ, yandaşları ve türevleri tüketilinceye kadar bize rahat yok.

YARDIM: Bugün bir küçük panel için bile iki üç yazarı bir araya getirmek bazen mümkün olamıyor. Siz 41 yazarla görüştünüz ve yazılarını bir araya getirip kitaplaştırdınız. Zor bir işe talip oldunuz. Bu seçmenin, antolojinin diğer kitaplardan başlıca farkları nelerdir?

SÖNMEZIŞIK: Kitap çalışmasına karar verdiğimizde, birkaç önemli kolektif eser hâlihazırda okuyucusunu bulmuştu. Türkiye’de çok önemli yazarlarımız bu kitaplarda yer aldılar. Öncelikli amacımız muhteva konusunda bir alternatif oluşturmaktı. Her bir yazının geleceğe mektup olacağından yola çıktık. Çünkü 15 Temmuz’un üzerinden aylar geçmişti ve bazı fikirler kıvamını bulmuştu. Daha net ve berrak bir bakış vardı. Yazarlarımızın öncelikli olarak o geceye dair anılarını anlatan değerlendirmelerine taliptik. O günün ve geleceğe yansımasının kritiğini yapmayı önemsedik. Kitap dediğiniz şey, bütün zamanlar içindir. Yazarlarımızdan beklentimiz de bu bakış oldu. Kolektif işler sahiden organize noktasında güçlükler içerir. Ama yazarlarımızın yoğun programları ve meşguliyetlerini büyük ölçüde aştık, emeklerini esirgemediler. Malumunuz kültürün kalbi İstanbul’da atar ama Anadolu’nun muhtelif yerlerinde yaşayan çok kıymetli yazarlarımız da var. Diğer kolektif kitaplarda yer almamış ve İstanbul dışında yaşayan yazarlarımıza özellikle yer verdik. 15 Temmuz için yeni sesler oluşturmak istedik. Bu da Anadolu ruhunun kitapta hissedilmesini sağladı. Yazıların arasında usta gazetecilerin elinden çıkmış çok önemli kronolojik kritikler, değerli edebiyatçılarımızdan edebî ve manevi üslupla harmanlanmış güzel anekdotlar var. Bu çalışmanın hazırlayanı olmak, beni 41 ayrı zihinde farklı yolculuklara çıkardı. Bu kıymetli kalemlerin belleğinden toplum belleğine aktarılan değerlere aracı olmak, kendi adıma şükür vesilesidir.

YARDIM: Gördüğümüz kadarıyla kitap estetik bakımdan da özel bir itina ile hazırlandı. Yazarların fotoğrafları var, seçme sözleri için sayfalar ayrılmış. Ayrıca 15 Temmuz’la alakalı çok özel fotoğraflar da kullanmışsınız. Kitabın muhteva ve mizanpajı hakkında size okuyuculardan ve yazarlardan dönüş oluyor mu, kitap hakkındaki umumi kanaati merak ediyorum.

SÖNMEZIŞIK: Kitap yazı muhtevası yanında görsel olarak da bir zenginlik sunuyor. Kolektif kitaplarda yazarların sima olarak da tanınması güzel bir yaklaşım. Onun için yazıdaki üslubu ve genel bakışı temsil edebilen spot cümleler eşliğinde yazar portrelerini derledik. Her yazıya en az bir tane 15 Temmuz temasını yansıtan fotoğraf eşlik etti. Üstelik kitabın her yaştan her gelir grubundan insana ulaşması da önemliydi. Bu bakımdan erişilebilir, hem topluma hem de kültür hayatına katkı sunması amaçlanmış bir çalışma oldu. Her kitap bir emek mahsulüdür ve kolektif bir iştir aslında. Bu kitap hem muhteva, hem de ortaya koyma sürecinde birçok insanın emeğiyle desteklendi. En başta yayınevi sahibi Hüseyin Doğru beyefendinin projeyi sahiplenmesi, şahsınızın değerli katkıları ve rehberliğinin yanı sıra, Ahmet Dur’un meydanlardan derlediği tematik fotoğrafları, Yener Turan’ın mizanpajdaki titizliği, İsmail Gürgen’in kapak grafiği ve diğer yayınevi çalışanlarının katkısı, kitabı bu güzel noktaya taşıdı. Beğenildi ve takdir gördü. Bütün bu sesler bizim için çok değerli. Hayırlara vesile olması, en büyük temennimiz.

YARDIM: Hazırlık safhasında kendilerinden yazı istemeyi düşündüğünüz yazarların ilk tepkileri ne oldu? Konu hakkında yazmaktan çekinenler oldu mu? Veya 15 Temmuz’a inanmayıp bu konuda kalem oynatmak istemeyen aydın hâlâ Türkiye’de var mı? İsim vermeden genel olarak bu konuda bizi aydınlatırsanız seviniriz.

SÖNMEZIŞIK: Tepkilerinden dolayı hayal kırıklığına uğradığım hâlde, etik olmayacağını düşündüğüm için burada adını geçmek istemediğim yazarlar var. Fakat gerçek okuyucu yazarların izini çok iyi sürer ve bu yazarlar kendilerini ifşa etme konusunda zaten son derece başarılılar. Hazırlık sürecinde millî ve manevi duygularımızın ortak olduğunu düşündüğümüz yazarlarımızın kapısını çaldık. Kapıyı yüzümüze kapayanlar olduğu gibi, kapı aralığından 15 Temmuz’un gerçek olamayacak kadar saçma olduğunu söyleyenler oldu. Kendi adıma bu insanlarla -onlar bu milletten af dilemedikçe- bir daha hiçbir projede bir araya gelmeme ve referans göstermeme kararı aldım. Saçma ve çarpık bakışlardan böyle bir tecrübe ile arındığım için mutluyum. Elbette kapılarını çalarken belki sıcak bakmazlar diye düşünmüştüm, fakat aldığım tepkinin bu kadar ileri olacağını tahayyül edemedim. Bu yüzden okuyucularımıza tavsiyem, yazarlarımızın hangi yolu takip ettiklerini iyi izlemeleri ve daha uyanık olmaları. Zaten birçok isim çalıştığı yayınevleri itibariyle de hassasiyet durumlarını yeterince ortaya koyuyor. Aydın sancısı, Tanzimat’tan bu yana, bu toprakların en büyük imtihanlarından biridir. Biz de zaten bu handikapları aşmış kalem erbabını, “aydın” kelimesinin içi boşaldığından “mütefekkir/yazar” diye anmayı tercih ediyoruz.

YARDIM: Yeniden İstiklal, şimdiden ‘milli kaynak kitaplar’ arasına girdi ve seçkin kütüphanelerdeki özel yerini aldı. Bu kitabı hazırlamak sizde nasıl bir duygu uyandırdı? Bir görev şuuru, bir mesuliyet idraki veya bir yazarın üzerine düşeni yapması diyebilir miyiz?

SÖNMEZIŞIK: İnşallah biz de bu vesileyle, dile getirdiğiniz cümledeki güzel kelimelerle anılırız. Duygularımı ifade etmekte aciz kalıyorum elbet. Allah, bir şekilde bizi bu işe tahsis etti ve sizleri vesile kıldı. Bende kalan en güzel hatıralardan olacak. Bu hayal edebileceğimden fazlasıydı… Bu toprakların değerini anlamaya vesile olmasını diliyorum.

YARDIM: Kitabı okuduğumuz kadarıyla 41 yazar da samimi bir şekilde duygu ve düşüncelerini açıkça ve cesurca belirtmişler ve şahsi kanaatlerini ifade etmişler. Kitabı okuyup bitirdiğimizde şöyle bir his uyanıyor insanda. Bundan sonra hiç kimse bu tür alçak darbe teşebbüsünde bulunamayacak. Hem milletten hem devletten, hem de aydınlardan ve yazarlardan böyle şiddetli bir tokat yiyenler, bir daha o cesareti bulup ayağa kalkamayacak. Ne dersiniz? Herkesin birbirine sorduğu soruyu ben de size sorayım: Tehlike geçti mi? Türkiye’de artık bir daha darbe olamaz diyebilir miyiz? Yoksa, ‘nöbet’, ‘tedbir’ ve ‘teyakkuz’ hâli sizce devam etmeli mi?

SÖNMEZIŞIK: İnşallah efendim, bu büyük dirayetle savrulmuştur tüm şer işler, organizeler ve kişiler… Ama bu ülke, Türkiye. Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Selçuklu hükümdarlığının beldesi. Toprağını Allah için kazanan ve ona emanet edenlerin yurdu, o medeniyetin beşiği. Kanını vatanına bağışlayanların meskeni. Yetimin yoksulun çatısı, hamisi… Onun için kötülük sızmak için uygun fırsatı kollar. Bu milletin yüreği yufkadır. Bir kötüye bu yüzden inanır. Ama feraset hep vardır, eninde sonunda uyanır. Dünya dolusu kötülüğe direniyor bu millet. Ne kadar yozlaştığımızı, iyiliklerin azaldığını düşünüyor olsak da, dünyada iyiliğin ve bereketin numunesi olduğunu cümle âleme her fırsatta gösteriyor. Buna aracılık eden yöneticilerimizden Hakk razı olsun. Önce fert iyileşecek, önce fert hissedecek ve bu güç yayılacak. Biz beraberken güçlüyüz. O yüzden toplumdan önce kendimizi, doğru-eğri meselesinde sınamamız gerekir. Çünkü düşman ne bitti, ne de kötülük ve fitne sona erdi. Şer ittifakı daima rehaveti bekler. 15 Temmuz bize her şey bir yana, artık tatlı rüyalı uykularımız olamayacağını anlatıyor. İnşallah, uyumadıkça huzura kavuşacağız.

YARDIM: Elif Hanım, sorularıma lütfedip verdiğiniz cevaplar için şimdiden teşekkür ediyorum.

SÖNMEZIŞIK: Bu nezih sohbet için ben teşekkür ederim efendim.

ELİF SÖNMEZIŞIK BİYOGRAFİSİ

1978 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini yine İstanbul’da tamamladı. 1994 yılında girdiği Selçuk Üniversitesi El Sanatları Öğretmenliği bölümünden 1998 yılında mezun oldu ve doğduğu şehre geri döndü. Kısa süre çeşitli kuruluşlarda desen tasarımcısı ve mesleki eğitmeni, dış ticaret ve yöneticilik gibi değişik alanlarda görev yaptı.

Yazı hayatı deneme ve hikâye çalışmaları ile başladı. Deneme türündeki metinleri, muhtelif dergilerde ve internet sitelerinde yayımlandı. 2010 yılı itibarıyla kültür sanat sitesi sanatalemi.net’te köşe yazısı yazmaya başladı. Aynı yıl sitenin Yazıişleri Müdürü oldu ve 2016 yılına dek Genel Yayın Yönetmenliği’ni sürdürdü. ESKADER Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu. 2008 yılından bu yana çok sayıda yayınevi ve yazara edebiyat editörü olarak katkı sundu ve çok yönlü kültür sanat faaliyetleri içinde yer aldı. Hâlen Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü’dür.

Cemreler (Çağrı Yayınları, deneme 2014) ve Yeniden İstiklal (Mihrabad Yayınları, derleme 2017) isimli kitapları bulunan Elif Sönmezışık’ın yayınlanmayı bekleyen eserleri de bulunuyor. Yeni Söz gazetesinde haftalık kültür sanat yazıları yayımlanmaktadır. Deneme ve öykü türünde yazılarıyla dahil olduğu kolektif kitaplar ise şöyle: Benim Adım Kadın (Az Kitap, 2016), Mürekkep Kokan 33 El (40’larKulübü Yayınevi, 2016), Üsküdar Masalları (Üsküdar Belediyesi, 2016), Okçular Tepesi (Erdem Yayınları, 2016)

(Divanyolu Dergisi, Temmuz 2017)