Kültür,

Ege’nin Efeleri Kahraman Milletimizi Anlatıyor

Ege’nin Efeleri Kahraman Milletimizi Anlatıyor

Bâbıâli’nin sevilen ve sayılan ismi ressam ve yazar Gürbüz Azak’ın kaleme aldığı Ege’nin Efeleri kitabının tanıtım toplantısı Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi (Kızlarağası Medresesi)’nde yapıldı. Nurettin Taşkesen, Mustafa Nadir Önay, Muammer Erkul ve Mehmet Nuri Yardım eser ve yazarı hakkında konuştular. Seçkin bir davetli topluluğunun iştirak ettiği toplantıda dinleyiciler de söz alarak kısa konuşmalar yaptılar. Mihrabad Yayınları’nın düzenlediği panelde konuşmacılar Ege’nin Efeleri kitabını ve Gürbüz Azak’ın hizmetlerini anlattılar. Panelin idareciliğini yapan Mehmet Nuri Yardım, rahatsızlığı dolayısıyla konuşmacı olduğu hâlde toplantıya katılamayan Prof. Dr. Durali Yılmaz’ın mektubunu okudu. Yardım, Gürbüz Azak’ın artık Bâbıâli’de çok nadir kalan müstesna münevverlerden biri olduğunu belirterek konuşmasına şöyle devam etti:

“Gürbüz ağabey çok iyi bir ressam olmasının yanısıra kıymetli bir yazarımızdır. Hepsinden önemlisi bir gönül ve yürek insanıdır. Genç gazetecilere, sanatçılara, edebiyatçılara hep sahip çıkmış, dostlarına vefa göstermiştir. Şimdi de seçkin bir eseri olan Ege’nin Efeleri kitabıyla hemşehrilerine olan borcunu ödüyor. Hemşehrileri de bu gayretin kıymetini bilmiş, Mustafa Nadir Önay’ın önayak olmasıyla Denizli’de ‘Gürbüz Azak Evi Müzesi’ kurulmuştur. Eserde başta şehit başvekil Adnan Menderes ve diğer efeler, çok duygulu ve gerçekçi bir dille anlatılmıştır. Herkesin ama bilhassa bütün Egelilerin bir an önce okuması gereken bir eserdir Ege’nin Efeleri.”

KOCA YÜREKLİ VATANSEVERLER ANLATILIYOR Gürbüz Azak, Egenin Efeleri ismini verdiği eserinde Adnan Menderes’i ve Kurtuluş Savaşı’nda destan yazan diğer koca yürekli vatanseverleri anlattı. Konuşmacılar, hem “Bâbıâli’nin Gürbüz Ağabeyi”ni hem de hem de bir devre mührünü basan haksız komplolarla vatan için canından olan efelerin efesi Menderes’i dile getirdiler.

Panelde konuşan tarihçi yazar Nurettin Taşkesen, Ege yöresinin efeleri arasında Adnan Menderes , Demirci Mehmet, Çakıcı Mehmet, Gökçen Efe , Gümüş Diş, Emir Ayşe ve Yörük Ali’nin bulunduğunu anlattı. Taşkesen, Adnan Menderes’in efelik yönünün Türk insanına hayal kurma hakkını geri vermesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

MENDERES’İN KURDUĞU HAYALLER “Menderes Türk insanına hayal kurma hakkını geri vermiştir. Adnan Menderes’e göre hayal etmek bir memleketin ulaşabileceği en üst seviye. Hakikaten de bu konuyla alakalı ‘Hayal etmesini bilmeyenlerin projeleri, planları ve hedefleri olamaz.’ demiştir. Bu söz onun bütün gayesini ihtiva ediyor. Adnan Menderes’i gerçek bir demokrasi kahramanı yapan kuvvet, onun yüreğindeki ağrısıdır. Yüreğinin ağrısı dinme yen insanların milletine, vatanına hizmet etmesi düşünülemez.” Adnan Menderes’in Millî Mücadele’ye bizzat katıldiğını, sıcak cephelerden meclis kürsülerine bu heyecanı taşıdığını, nezaket abidesi ve vatan sevdalısı olduğunu tek parti sultasına karşı Anadolu medeniyetini savunan bir mücahid olduğunu belirten Taşkesen, “On sene boyunca milletinin selameti için içerideki hainlere rağmen canla başla uğraştı. Onu Menderes yapan özellikleri şöyle sıraladı: “Yüreğinin hiç dinmeyen ağrısı, tane tane ölcerek tek tek konuşması, sesinin ta yüreğinden gelmesi, yanlızlığı kendine dost edinmesi ve içine kapanıp sık sık ağlaması.” Taşkesen, konuşmasını, kitaptan okuduğu şiirle tamamladı.

ÖNAY: “HALKIMIZ ÇOCUKLARINI EFE HİKÂYELERİYLE BÜTÜTÜR” Yapımcı ve yönetmen Mustafa Nadir Önay, kültürün etnik yapı ve toprak olmak üzere iki temele bağlandığına dikkati çekerek, “Bölge halkı, çocuklarını efe hikâyeleriyle büyütür. Efelerin ve zeybeklerin asıl görüldüğü dönem İstiklal Harbi yıllarıdır. Demirci Mehmet, Yörük Ali, Çakıcı Mehmet gibi efeler Denizli, Aydın, Muğla, Burdur gibi yörelerde geziyorlar. Hatta Tahir Kutsi Makal’ın Meydan Dayağı adlı romanında ilk başlarda Demirci Mehmet Efe’nin barut imal ettirerek, bu barutları cepheye taşıdığı bilgisi geçmektedir. Gürbüz Azak da bu efelerin hikâyelerini çocukluğunda çok duymuş, tesirleri kendi çocukluğunda da devam etmiştir.” diye konuştu. Önay, Gümüş Diş isimli efeye yakılan “Alettin’e vardım emme durmadım.” isminde bir türkünün olduğuna işaret ederek, Emir Ayşe’nin ise kadın efe olduğunu söyledi. Mustafa Nadir Önay, günümüzün efesi Gürbüz Azak’ın 1938 yılında Denizli’nin Acıpayam ilçesindeki Oğuz boylarının adını ve kültürünü taşıyan bölgesinde dünyaya geldiğini ve kendisinin bu kültür ve hissiyatla yetiştiğini ifade etti. Önay, Gürbüz Azak’ın “Örfün Aydını” olduğunu belirterek konuşmasını bitirdi.

BİRLİKTE ÇALIŞTIK Ressam ve yazar Muammer Erkul ise Ege’nin Efeleri kitabının yazarı Gürbüz Azak’ı yıllar önce tanıdığını belirterek, beraber çalıştıkları dönemde kendisinden çok şey öğrendiğini dile getirdi. Günümüz köy hayatını anlatan muhteşem romanları ile, mimarlığı, ressamlığı, karitatüristliği, şairliği, grafikerliği, gazeteciliği, en önemlisi Bâbıâli’nin ağabeyliği ile Türk kültür hayatına hizmet eden çok yönlü bir vatansever olduğuna dikkat çekerek “O gazetecilik mesleğini sevmiş ve bizlere de sevdirmiştir.” dedi.

Dinleyiciler arasında bulunan kültür tarihçisi Dursun Gürlek, “Gürbüz Azak tam bir Osmanlı ve İstanbul beyefendisidir.” derken Murat Başaran ise “Yanındaki kişilerde hem samimiyet, hem hürmet oluşturan farklı bir kişiliği var.” şeklinde konuştu. Zeki Yılmaz Gürbüz Azak’ın büyük bir sanatçı ve sanatçı dostu olduğunu

kaydederken Muhsin Karabay da Gürbüz Azak’ın Türkçeye ve kültürümüze büyük hizmetleri olduğunu vurguladı. Tarihçi yazar Nurettin Taşkesen, yapımcı ve yönetmen Mustafa Nadir Önay ile ressam ve yazar Muammer Er kul konuşmalarındansonra dinleyicilerin sorularına cevap verdiler. Gürbüz Azak, kardeşinin ağır hastalığı dolayısıyla toplantıda bulunamadı. Program, konuşmacıların ve dinleyicilerin toplu fotoğraf çektirmelerinin ardından sona erdi.